Sado

30 Nisan 2008 Çarşamba

HATA KİMDE

Daha önceki yazılarımdan birinde, insan olmak için çok değerli olan bir şeyi saygıyı kaybettiğimizden bahsetmiştim. Geçen gün başımdan geçen bir olay bana bunu yeniden hatırlattı. Metroya binmiştim, henüz yerler dolmamıştı ama yinede ayakta durmayı tercih ettim, bir iki dakika içinde metro doldu ve yer kalmadı. En son binenler içinde yaşlı bir bayan vardı ve ayakta zor duruyordu. İnanın bulunduğumuz vagonun içindeki yolcuların çoğunluğu, dershaneye giden çocuklardı. Metronun hoparlörlerinden yaşlılara, hamile ve çocuklu kadınlara vs. yer veriniz diye anons yapılıyordu. Kimse yer vermedi hatta benim hemen önümde oturan yaklaşık 16 yaşlarındaki gençler kadından rahatsız olmuşlar “niye bize bakıyor ki?” gibilerinden söyleniyorlardı.
Çok üzüldüm. Üzüldüğüm nokta bu çocukları bizim yetiştiriyor olmamızdı. Demek ki suç bizdeydi. Bizler büyüklerimize böyle davranmıyorduk. Bizleri yetiştiren anne babalarımız bunu bize aşılamışlardı da biz niye çocuklarımıza bunu öğretememiştik. Bir yerlerde hata yapıyorduk ama nerde?
Çocukluğumu düşündüm, istediğimiz her şeyi hemen elde edemiyorduk. Belki klasik laflar diyeceksiniz ama öyle Nike’lar Adidas’lar giyemiyorduk. çok zor elde ettiklerimizin bir değeri vardı, kaybetmemek için çaba sarfediyorduk. Öyle dershaneler falan yoktu, servisimiz yoktu. Ebeveynlerimiz okula götürüp getirmezdi, üniversite imtihanına girdiğimizde saatlerce okul bahçesinde beklemezlerdi. Onun için elde ettiklerimiz az ama öz şeyler bizim için çok değerliydi.
Çocuklarımızda bizim için her şeyin üstünde değerli oldukları için çok abartılı olduk. L dediler leblebi götürdük, ç dediler çikolata götürdük. Her şeyi çok rahat elde ettiler ve kıymetini bilmediler, vurdumduymaz oldular. Bu vurdumduymazlıkları bizi yormaya başladı. Dershanelere gönderdik ve sorumluluğu üzerimizden attık. Ben daha ne yapayım? Demeye başladık. Hatalar hataları getirdi ve aşırı ilgiden ilgisizliğe döndük. Artık çocuğumuzu dershaneler ve bilgisayarlar eğitmeye başladı. İki kere ikinin kaç ettiğini öğrendiler ama metroda ayakta kalan bir büyüğe yer vermeyi öğrenemediler.
Şimdi suç metroda yaşlı bir insana yer vermeyen gençlerdemi? Yoksa onları vurdumduymaz hale getiren bizlerde mi?

28 Nisan 2008 Pazartesi

İSTANBUL

Haber dinliyorsunuz İstanbul, eğlencelik görüntü arıyorsunuz İstanbul, finans merkezi İstanbul, hava durumu İstanbul, spor İstanbul, ekonomi İstanbul, Milli maç İstanbul, yarışmalar İstanbul vs. Bu Ülkede başka şehir yok. Türkiye şehir olarak İstanbul, birkaç Kasaba (Ankara, İzmir, Antalya, Bursa vs.) ile geri kalanı köylerden oluşmuş bir ülke gibi. Benim anlayamadığım nokta Türkiye’de neden hala Bazı ilçeleri şehir yapmak için uğraşıyorlar. Bir önemi var mı? İstanbul var ya ne gerek var sadece kağıt üzerinde şehir olacaksanız.
Eskiden hatırlarım İstanbul’a göçü önlemek için bazı tedbirler alınırdı. Şimdi ise teşvik ediliyor. Herhalde biraz nüfus artışına ihtiyacı var İstanbul’un. Az biraz kalmış olan ormanlık bölgeleri de yerleşime açsınlar, oralardan da kurtulalım. Sadece Finans Merkezi olması yetmeyebilir. Daha Ankara, İzmir ve diğer şehirlerde taşınması gereken bir sürü yer var. İstanbul’u mağdur etmeyelim yoksa Türkiye’ye yazık olur. Kalkınmanın, Milli Gelir artışının, Borsanın ve büyümenin önüne geçmeyelim, imza kampanyaları başlatalım.
Türkiye’yi bölmek için uğraşanlar yıllarca önce Asala’yı icat ettiniz, Ermenilerle bölmek istediniz olmadı, sonra sağ sol icat ettiniz, komünist faşist dediniz olmadı, ardından PKK ile vurmak istediniz olmadı, şimdi türban ile uğraşıyorsunuz gene olmayacak. Bizler size o kadar yardım etmemize rağmen beceremediniz. Biz zaten Ülkemizi bölmüşüz. Boşuna uğraşıp zamanınızı harcamayın. İstanbul ve Anadolu diye ikiye ayırmışız Ülkeyi. Hadi medya yapıyor bunu belki çıkarları için uğraşıyor, siyasetçilerimiz neden yapıyor anlayamıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oturanların hepsimi İstanbul’dan vekil seçiliyor. Acaba İstanbul Hükümeti ve Anadolu Hükümeti diye yönetimi de ikiye bölsek bizlerde ona göre oy versek daha mı iyi olur.
Taşı toprağı altın denilen İstanbul, taşı toprağı pislik haline geldi. Devam edin yakında bir sınır çizer, başka bir ülke yaparız olur biter.
Sağlıcakla kalın.

Ataürk'ü hiç Böyle Görmediniz

Ataürk'ü hiç Böyle Görmediniz

en çok okunanlar

Bu Blogda Ara

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı